Anonim Şirketlerde Pay Devri Sınırlamaları

Meltem Aslan



Anonim ortaklıkta kural olarak, gerek nama gerek hamiline yazılı pay senetleri serbestçe devrolunabilir. Bu durumda, uygulamada hiçbir sorun yaratmayacak olan hamiline yazılı hisse senetlerinin yanı sıra, ana sözleşmede açıkça kanuna uygun olarak bağlam hükümleri öngörülmüş olmadıkça, nama yazılı hisse senetlerinin de herhangi bir engel ile karşılaşmaksızın el değiştirebileceğinin kabul edilmesi gerekir.

 

Anonim ortaklıkta payların serbestçe devredilebilmesinin en başta gelen nedeni, yasa koyucunun bu ortaklık türünde pay sahiplerinin kişiliğine ilke olarak önem vermemiş, bir diğer deyişle, bu şirkette sermayenin ya da şirket malvarlığının alacaklıların yegâne güvencesini oluşturacağını kabul etmiş olmasıdır. Bu sebepten mütevellit pay sahiplerine, sermaye borcu dışında başkaca ilave yükümlülükler getirilmemiştir.

 

Payın devri serbestisi genel kural olmakla birlikte, devrin esas sözleşme ile nasıl sınırlandırılabileceği ve şirketin pay devirlerine onay vermekten nasıl kaçınabileceği TTK m.492 ve m.493’de düzenlenmiştir.

 

Öncelikle TTK m.493/1 hükmünde belirtilen iradi devirler bakımından şirketlerin sahip olduğu haklardan bahsetmek isteriz:

 

TTK m.493/1 uyarınca; Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebilir. Bununla birlikte  şirketin pay devrini engellemek adına her türlü sebebi “haklı sebep” ya da “önemli sebep” olarak esas sözleşmesine eklemesi mümkün değildir. Zira maddenin devamında, ancak şirketin işletme konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı gösteren hallerin, önemli sebep oluşturacağı hüküm altına alınmıştır. Doktrinde işletmenin konusunun gerçekleştirilmesi amacına yönelik olarak, rekabet eden kişilerin ortaklığa girmesinin engellenmesi, şirket amacının gerçekleşmesi için gereklilik arz eden pay sahiplerinin bazı kişisel niteliklere sahip olması koşulunu içeren bağlam düzenlemeleri, vatandaşlık şartı temeline dayalı ret sebepleri ile işletmenin ekonomik bağımsızlığının korunması bakımından kontrol değişikliğinin engellenmesi ve pay devirlerine getirilebilecek sayısal sınırlamalara ilişkin ret şartlarının haklı sebep olarak ana sözleşmede düzenlenebileceği belirtilmektedir.

 

Anonim şirkete, devre konu olan pay senetlerini gerçek değeri üzerinden devralma önerisinde bulunabilme olanağının tanınması, ona, haklı sebepler yanında, uygun görmediği devirlerden doğrudan kurtulabilme olanağı sağlamaktadır. Bu düzenleme ile ortaklığa başkaca haklı bir neden göstermesine gerek olmaksızın sadece kanunda belirlenen şekilde alım teklifi yapması koşulu ile devrin onaylanması istemini reddedebilme olanağı tanınmıştır. Şirket tarafından, payı devralana yapılan bu alım teklifi sayesinde, şirketin belli pay sahipleri içinde kalması ve homojenik yapının korunması sağlanmaktadır.

 

İradi devirler dışında gerçekleşen durumlarda ( örneğin miras, boşanma, cebri) ise şirketler TTK m.493/4 hükmü uyarınca; “miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmişlerse, şirket, payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde’’  onay vermeyi reddedebilir.

Şirket bu yasal dayanağı kullanarak; şirketin hissedarlık yapısını ve kurumsallığı bozabilecek olumsuz gelişmelerden kendisini koruyabilecektir.

 


Payı iktisap eden kişi, Şirketin hisseler için önerdiği teklifi bir ay içinde reddetmezse, şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılır. Tarafların devir bedeli üzerinde anlaşamazlarsa, payı iktisap eden kişi payının gerçek değerinin belirlenmesini, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir; bu halde mahkeme şirketin karar tarihine en yakın tarihteki değerini esas alır.

 

Uygulamada sıkça rastlanan payın devrinin kısıtlandığı durumlardan bir diğeri de, bir ortağın payını devretmek istemesi halinde bunları öncelikle mevcut ortaklara önermesini veya payların diğer ortaklarca satın alınmasını öngören öneriye öncelikle muhatap olma (ön alım hakları) ile ilgili ana sözleşmeye eklenen düzenlemelerdir. Ortaklara ön alım hakkı tanıyan bu hükümler, esasen TTK m.493’e uygun bir sınırlama değildir.

 

Ana sözleşmeye eklenen diğer ortaklara sağlanan ön alım hakkı hükümlerinin, şirket organlarını bağlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır. Bu ön alım hakkı borçlar hukuku anlamında yalnızca hissedarlar arasında geçerlidir. Bu ana sözleşme hükmüne uyulmaksızın bir üçüncü kişiye pay devri yapılması durumunda, alıcı üçüncü kişiye başvurulması ve payların mülkiyetinin talep edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda sözleşmenin tarafı olan diğer ortak, payını sözleşmeye aykırı devreden ortağa başvurularak tazminat ve öngörülmüşse cezai şart talep edebilir.

 

Kaynakça:

Yaşayan Ticaret Hukuku, Ömer Teoman

Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Ömer Pulaşlı

Anonim Şirketler, Soner Altaş

Anonim Şirketlerde Payların Devrinde  Önalım ve Öncelik Hakkı, Sercan Uçar