Yoksulluk Nafakası ve Koşulları
Necla Mert
Yoksulluk nafakası Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka talebinde bulunabilir.
Talep edenin kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekir. Dolayısıyla eşit kusur halinde de, yoksulluğa düşecek eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Örneğin; zina yapan, eşinin hayatına kasteden, şiddet uygulayan eş ağır kusurlu sayılacağından lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyecektir.
Dolayısıyla yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi için boşanma olgusunun gerçekleşmesi arandığından, yoksulluğun doğup doğmayacağı da boşanmanın gerçekleşeceği dönem itibariyle incelenir. Yoksulluk nafakası boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte hüküm ifade edeceğinden, talepte bulunan eşin, boşanma hâlinde yoksulluğa düşmüş veya düşecek olması gerekir. Aksi takdirde, yeterli ve sürekli geliri olan eş yararına yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilemez. Zira yoksulluk nafakasının amacı, boşanma sonucunda yoksulluğa düşecek olan ve boşanmada daha fazla kusuru bulunmayan eşin, asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması olarak belirtilmiştir. Bu nedenle hâkim, boşanma kararının verildiği zamanda boşanma olgusuna dayalı olarak, eşin yoksulluğa düşeceğini öngörüyorsa yoksulluk nafakasına hükmeder.
Önemle belirtmek gerekir ki; yoksulluk nafakası talebi ile dava açılması için yasada bir yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Evliliğin boşanma ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Buna göre, yoksulluk nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hüküm ifade eden, boşanmaya bağlı fer'i bir hak olduğundan ve Medeni Kanunda boşanmadan sonra talep edilemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, boşanma davası süresince tedbir nafakası mahiyetinde istenebileceği gibi, dava sonuçlandıktan sonra, boşanma hükmünün kesinleşmesinden
itibaren bir yıl içinde bağımsız bir dava ile de talep edilebilir.
Talep yazılı şekilde ve hatta sözlü olarak da yapılabilir. Ancak hukuki sonuç doğurabilmesi için sözlü taleplerin duruşma tutanağına geçirilmesi zorunludur.
Önemle belirtmek gerekir ki; her iki eşin de koşulların gerçekleşmesi halinde yoksulluk nafakasına ilişkin talep hakkı bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay emsal nitelikteki bir kararında davalı kadının doktor olarak çalıştığı, aylık 9.000 TL gelirinin, ev ve arabasının olduğu, davacı erkeğin ise her hangi bir işinin, gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı bu nedenle erkeğin yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile davacı erkek lehine yoksulluk nafakasına hükmetmiştir.
Yoksulluk nafakasına ilişkin talepte bulunan eşin düzenli ve sürekli gelirinin bulunması yoksulluk nafakası bağlanmasına engel değildir. Aldığı ücret kendisini yoksulluktan kurtarmayacak ve insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlayamayacak düzeyde olan eş, diğer koşullar sağlandıysa yoksulluk nafakası talebinde bulunabilir.
Nafaka talep eden veya nafaka yükümlüsü eşin sosyal ve ekonomik durumunun değişmesi neticesinde taraflardan birinin talebi halinde nafakanın artırılması veya azaltılması talep edilebilir. Artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Son yıllarda süresiz nafakanın nafaka yükümlüsünü mağdur ettiği gerekçesi ile süreli nafaka önerileri gündeme gelmekte ve tartışılmaktadır. Adalet Bakanlığı tarafından bu hususta düzenleme yapılması planlanmakta olup yapılan açıklamaya göre 2 yılın altındaki evliliklerde 5 yıl, 5 yılın altındaki evliliklerde 7- 8 yıl, 5 ila 10 yıl arasındaki evliliklerde 12 yıl nafaka verilmesi yönündeki çalışmalar halen devam etmektedir.